bile bile
eski ile yeni neden savaşır durur?
gelen her yeni bir öncekini aşmak mı ister?
her yeni’de eskiyecek olan da mevcut iken…
öncekine bağımızı inkar ederek kazanılamayacak bir savaşı bile bile bu döngü her zamana ait değil midir?
oyuncunun kaçtığı/savaştığı eski eskiden beri asıl olan mı acaba?
öğretilenin sınırları sınırlı hissetmesine sebep olur mu?
insan sınırlı değil mi?
oyuncuda sınırlarını kabullenmeyen birşey olmalı…
yapabileceklerini öğrenmiş olan oyuncu yapmak istediklerine gözünü diktiğinde herşey başlamış olur.
buradaki herşey yeni olanı işaret ediyor.
oyuncunun özünde herşey olma, olabilme itkisi güçlüdür.
bir oyuncu herşey olabileceğine inanır.
inanma ne kadar güçlü ise olabilme de o kadar olabilir.
yolun başındaki oyuncu için bu heyecan verici bir serüven ateşi değil mi?
serüven keşif, arama, bulma, bulamama, varış, varamayış, kuşku, kavrayış, vaz geçiş, sevinç, telaş, tetikte olma, kuşatma, teslim olma, sunma, bırakma, dönüş ve yeniden başlama ile dolu uzun ve bir o kadar da an içinde kaybolan bir yol…
bir an içinde bir serüven yaşar oyuncu eğer gerçekten yolcu ise.
oyuncu koskoca bir zamanda bütün kazanılanın elde tutulamayacağını bilir.
elde tutulabilen eskidir.
biblodur o.
oyuncu tecrübenin her daim terk edilebilir olduğunu bile bile yürür.
bilmeden yola çıkar, bile bile bırakır.
NE oyuncusu budur.